Yeniden Doğan Umutlar

 Yeniden Doğan Umutlar

Rana’nın, kurumsal dünyadan beklentilerle karmaşıklaşmış, hayatını sorguladığı bu dönem bitmişti. Şimdi güzel bir ilkbahar sabahında yeni umutların peşinden gitmeye hazırdı. Merve’nin verdiği eğitimler, hayatına farklı bir pencereden bakma olanağı tanımıştı. Ancak bu kez, kaderin ona hazırladığı sürprizlerden habersizdi.

Bir gün baharın canlı renkleriyle dolup taşan bir sokak festivaline gitmeye karar verdi. Festivalde, İstanbulluların el emeği ürünler sunduğu tezgahlar vardı. Onların arasında dolaşırken, genç bir sanatçının standı dikkatini çekti. Sanatçı, geri dönüşüm malzemelerinden yaptığı sanat eserlerini sergiliyordu. Rana, bu eserleri müthiş güzel buldu. Sanatçının, “Hayatın her anında gizli bir güzellik ve değer vardır. Önemli olan sadece onu görebilmektir.” diyordu. Rana bu söylemden derinden etkilendi. 

Ne oluyordu hayatında? Önce eğitimler, şimdi farkındalığını artıran bu söylemler... Bu bir tesadüf olamazdı. Hayat sanki bakış açısını değiştirmesini, her baktığı şeyde bir anlam aramasını istiyordu.

Bu ilham verici karşılaşmadan sonra, köprübaşındaki eski bir kitapçıyı ziyaret etti. Bir kitaba göz gezdirirken, kitabın eski bir İstanbul haritası arasına sıkışmış olduğunu fark etti. Belki de İstanbul'un sokaklarında kaybolarak kendi içinde yeni bir şeyler keşfetmeliydi. Bu harita onu bir dizi tesadüfi ama şaşırtıcı olaya sürükledi. 
umut
Hayata farklı bir gözle bakıldığında ne değişir?
İlk durağı, haritada işaretlenmiş ve neredeyse unutulmuş bir taş kahvehane oldu. Orada, yıllar önce kaybolduğu sanılan kıymetli bir iş anlaşmasının belgelerini buldu. Bu anlaşmadaki maddeler çok kıymetliydi. Rana'ya günümüzün iş dünyası için yeni ve değerli bir iş modeli oluşturma fırsatı sundu. Bunlar eskiden herkesin bildiği ama şimdilerde insanların unuttuğu gerçek stratejilerdi.

Rana’nın bu keşif dolu yolculuğu, onu hem iş hem de kişisel hayatında beklenmedik fırsatlarla karşılaştırdı. Gerçekte kim olduğunu ve ne istediğini anlamaya başlıyordu. Rana, artık dış beklentiler yerine, iç sesini dinleyerek kendi yolunu çizmenin mutluluğunu yaşıyordu.

İstanbul’un labirent sokaklarında kendine doğru çıktığı bu yolculuk, ona bir kez daha umut verdi. Hayatın küçücük detaylarında beklenmedik güzellikler olduğunu hatırlattı. Her yeni günün ne gibi sürprizler getireceğini merakla bekliyordu. Bu da onun kâşif ruhunu canlandırmıştı.

Rana hayat tarafından sunulan güzelliği görüyordu. Artık geleceğe dair yenilenen bir umutla ve heyecanla yeni güne uyanıyordu…

Bütün mesele bugün karaya bir damla ak düşürmek...
Ortalığı beyaza bürümek değil...

Y.H.

Yorumlar

  1. Her güne böyle heyecanla, yaşam enerjisi ile başlamak ne güzel. Bilmece gibi hayatın bize sunduğu işaretleri takip etmek sonra dönüp bıraktığı izleri görmek. Ve yeni güne başlamak. Çok keyifli.. Kalemize sağlık..

    YanıtlaSil
  2. İnsanın onu iyi yapacak yeni başlangıçlara, yeni umutlara, yeni bakış açılarına ihtiyacı var... Yazı devamı gelecek gibi bir hissiyat oluşturdu:) Teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  3. Benim yaşadıklarımı anlatıyor gibi yazmışsınız… Demek insanların farklı hayatları var gibi görünse de çok ortak problemleri var. İçimizde yaşadıklarımızı dile getirmediğimiz için farkına varamıyoruz.

    YanıtlaSil
  4. çok güzel farkındalık oluşturan bir yazı, çok teşekkürler. Devamınını bekliyoruz:)

    YanıtlaSil
  5. İnsan hayatını değiştirerek sorunlarından kurtulacağını zanneder, oysa çoğu zaman gerekli olan sadece bakış açısını değiştirmektir.

    YanıtlaSil
  6. yaşam enersiji ile dolu hayata bakmak, bize sunduğu işaretleri görebilmek, buna göre yaşayabilmek ne güzel. insan umut ettiği sürece yaşıyor.. kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  7. Güneş doğdu ise ümit vari olmak için çok sebebimiz var demek :)

    Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder