Beklentilerin Oluşturduğu Gölge

 Beklentilerin Oluşturduğu Gölge

Rana, İstanbul'un rekabetçi iş dünyasında öne çıkan, saygın ve yetenekli bir iş kadınıydı. Üniversiteden mezun olduktan sonra hızlı bir şekilde kariyer basamaklarını tırmanmış, pek çok takdir toplamıştı. Ancak kariyerinin belli bir aşamasında, aradığı tatmini bir türlü bulamıyordu. Hiçbir başarı artık onu mutlu etmiyordu.

beklenti

Umduğunu bulabilecek miydi?

Rana, daha büyük bir şirkette, adını duyurabileceği bir pozisyona geçmenin onu daha mutlu edeceğini düşündü. Bu nedenle son aylarda birçok iş görüşmesine katıldı. Bu görüşmelerden hep olumlu geri dönüşler bekliyor, yeni kariyer fırsatlarının hayallerini kuruyordu. Fakat görüşme sonrasındaki beklentileri sanki önünde bir engel gibi yükseliyordu. Gelen her olumsuz yanıt ile hayal kırıklığı artıyordu. “Üzgünüz, başka bir adayla ilerliyoruz.” mesajları, içindeki özgüveni biraz daha kırıyordu.

Bir gün, devamlı gittiği kahve dükkanında otururken, yeni birisiyle tanıştı. Orta yaşlarda, güzel giyimli, sakinliği ile kendine hayran bırakan biriydi Merve. Hayat hikâyesini anlatıyor, Rana’ya farklı bir bakış açısı sunuyordu. Hatta hayatın içinden, insanların deneyimlerini anlattığı bir eğitim verdiğini anlatmıştı. Verdiği eğitimin konularından, “Beklentiyi yönetebilmek” bunlardan biriydi sadece. Beklentilerin çoğu zaman insanı mutsuz edebileceğini, insanın sadece kendinden beklentisinin olması gerektiğini belirtti. Bu, Rana’ya yapabilecekleri ile ilgili bir umut verdi. “Ne kadar güzel konuşuyor…” dedi Rana içinden. 

umut

Açılan yeni bir kapı, bir umut olabilir miydi?

Rana, Merve’nin sade, basit ama derin sohbetinden çok etkilenmişti. Belki de kariyerine farklı bir gözle bakması gerekiyordu. Olumsuz tecrübelerden ders almalı, beklentilerini yönetmeyi öğrenmeliydi artık. Belki de beklediği büyük adım, tam önünde duran küçük adımlarda gizliydi. “İnsan işte hep azı küçümsüyor.” dedi içinden. Rana, bir sonraki iş görüşmesine beklentisini düşürüp gitti. Ayrıca daha çok merakla gitmeye karar verdi. Bu süreci, öğrenme ve kendini anlama fırsatı olarak gördü. Beklediği gibi olmasa bile, işe alınmanın ötesinde önemli bir şey elde etmişti: Kendi değerini ve mutluluğu dış koşullardan bağımsız keşfetme yolunu…

Bu, Rana'nın içindeki karamsarlık bulutlarını dağıtmasının ve yeni bir bakış açısı kazanmasının başlangıcı oldu. “Tesadüf mü, tevafuk mu bilmem ama… bir kahve dükkânında başlayan tanışma, ne güzel bir farkındalığa sebep oldu.” dedi. 

Merve’nin eğitimlerde anlattığı başarı algısıyla hem iş hayatında hem de kişisel yaşamında huzuru bulmayı başarmıştı. Rana'nın hayata dair umut dolu başlangıçları daha yeni başlıyordu...

Bütün mesele bugün karaya bir damla ak düşürmek...
Ortalığı beyaza bürümek değil...

Y.H.

Yorumlar

  1. Beklentili olmak insanın mutsuzluğunun en büyük kaynağı... Çok teşekkürler, güzel bir yazı.

    YanıtlaSil
  2. İnsan nedense beklemeyi harekete geçmeye tercih ediyor? Oysa sonuçlar harekete doğru ilerliyor.

    YanıtlaSil
  3. Beklentisini yönetebilen insan ilişkilerinde güçlü oluyor, kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. İsteklerini, beklentilerini yönetebilen hayatını, mutluluğunu yönetebilir durumunu çok güzel kaleme almışsınız:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder