Terfi Kimin?
Defalarca tıklanan kapılardan birisi nihayet aralandı. Salimin iş görüşmesi bu sefer olumlu sonuçlanmıştı. İlk iş yeri deneyimi için epey heyecanlıydı. Heyecanlanmak için geçerli nedenlere sahipti. Neticede insanlar emek vererek ulaştıkları yeri önemserlerdi. Salim de bu işe girebilmek için epeyce emek vermişti.
Emeklerinin karşılığını almak onu mutlu etmiş, bir şirkette dijital pazarlamada görevlendirilmişti. Bu pozisyon istediği bir konumdu; ancak yine de onu kaygılandırmıştı. Zaman zaman kendisini yetersiz hissettiği oluyordu. Böyle zamanlarda amcasının söylediği sözleri anımsıyor ve bu onu rahatlatıyordu. Amcası “Evlat, sen şu an yenisin, birçok şeyi bilmiyorsun ama mesele bilmiyor olmak değil, öğrenmiyor olmak. Beş ay sonraki Salim’le başlangıçtaki farklı olmalı. O yüzden öğrenmek için çaba göster, azimli ol.” diyerek ona hem moral verir hem de kendisine güvenini tazelerdi.
İnsan; en iyisi olmak ister ama çabalamadan.
İnsan; takdir edilmek ister, takdire şayan olmadan.
İnsan; çok kazanmak ister ama çalışmadan.
İnsan; en iyi sonuçları ister, en iyi sebepleri oluşturmadan.
Çünkü insan hırs yapar ama azmetmez.
Oysa hırs başarısızlığa, azim ise başarıya götürür. Sonuca takılmak kayba, sebep oluşturmak kazanca döner.
Sebepler mi sonuçlar mı?
Salim iş hayatında da amcasının nasihatine uydu, kendi sebeplerine odaklandı. Yolunun uzun olduğunu biliyordu ve bu yolda öğreneceği çok şeyin, geliştireceği çok yanının olduğunun farkındaydı. Kıyası ise hep kendisiydi, kendi dünüydü. Kendini diğer çalışanlarla kıyas etmezdi. Kıyasın tehlikeli sonuçlar doğuracağını daha önceki deneyimlerinden öğrenmişti.
İnsan, kimi zaman karşısındakilere bakmaktan kendine dönemez. Kıyas ettikçe kendini daha haklı görür, karşıyı beğenmez. Peki insan neyle neyi kıyaslar? Karşıdaki insanın sonuçlarını kendi sonuçlarıyla... O insanın yapıp ettikleriyle kendi yapıp ettiklerini kıyaslamaksa aklına gelmez. Oysa asıl farklılık burada başlar.
Salimin ofisteki masa arkadaşı Mete çok kıyas yapardı. Son yapılan terfiden memnuniyetsiz oluşu da tam bu sebepleydi. Kendisi eski bir çalışan olduğu halde hakkını vermediklerini düşünüyordu. “Herkese terfi verdiler bana vermediler.” diye söyleniyordu. Söylendikçe geriliyor, şikayetleri ardı ardına geliyordu. Bu gerginlik ve şikayetlerden Salim’de payını alıyordu tabi ki. Mete, Salim’e onu kışkırtacak şekilde sorular soruyordu: “Salim sen neden bir şey demiyorsun? Herkes aldı, bir bize vermediler.”
Salim her zamanki sakinliğini koruyordu. “Ona niye terfi verdiler bana vermediler diye sonuca takılmıyorum. Demek ki henüz yeterli değilim. Neden terfi almadığımıza bakmak yerine terfiyi alacak işler ortaya koymalıyız. Biraz daha iş yaparsak terfi de yakındır zaten. Sen de takılma, önümüze bakalım. Satışlarımızı, yaptığımız işin kalitesini artıralım. Amcam derdi ki: En iyisi olmak isteme, seni en iyi yapacak sebepleri iste. Ben de buna uygun davranıyorum. Çünkü hak ettiğimiz sonucun illa bizi bulacağını biliyorum. Biz iyi çalışalım, işleri yetiştirelim.”
Salim hakikaten dediğine uygun çalıştığında satışları iyice arttı. Sadece hedeflerine, yapacağı işe yöneldi ve yoldaki dikkat dağıtıcılardan uzaklaştı. Uzunca bir zaman bu şekilde devam etti. Zamanın akışını durdurmak zaten mümkün değildi. Zaman insanı bir yerlere getirmezdi, insan zamanla hak ettiği yere gelirdi. Salim zaman içinde alanında uzman oldu. İnsanlar ona gelip danışmaya başladı. Hatta belli aralıklarla yanına yetiştirmesi için deneyimsiz personel verildi. Onlara katkı sağlamak için elinden geleni yaptı. Kendi deneyimlerini onlara transfer etti.
Salim iş hayatında başarı elde etmiş olsa da, hayatta başka hedefleri vardı. Hayat, bir sonrasını bilmediğimiz bir yolculuk, azimse insanın o yolculukta ihtiyacı olan yolluktu...
En iyisi olmak isteme, seni en iyi yapacak sebepleri işte.👏 Her şeyi özetleyen bir cümle.. Emeğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilİnsan sonuca en kestirme yoldan, fazla emek vermeden ulaşmak ister. Ancak emek vermediği ve dolayısıyla hak etmediği sonuç, insanın elinden kolayca alınır. Bu yüzden insanın bir yerlere ulaşabilmesi için alnının terlemesi gerekir.
YanıtlaSilİş yerinde mutsuz olmanın yegane sebebi... Performans notu en yükseklerden değilse insan senelerce küskün ve motivasyonsuz çalışıyor emeklerimi görmüyorlar diye. Bir nevi trip atıyoruz ama o zaman da terfiyi vermeyenleri haklı çıkaracak bir hale getiriyor insan kendini
YanıtlaSilİstemek başka bir şeydir istediği için çaba göstermek başka... İnsanın neden diye sorduğu birçok sorunun cevabı... Çok teşekkürler...
YanıtlaSilİnsan ancak kendisini en iyi yapacak sebeplerle meşgul olduğunda mutlu olabilir, cok anlamlı bir yazı, teşekkürler...
YanıtlaSilHayatın içerisinde yaşadıkça gördüm ki ; Bir insanın gönlünü fethetmek ile bir şehri fethetmek arasında bir fark yoktur. Ve her ikisi de azim ve kararlılıkla ulaşılan sonuç aynı. O yüzden hakederek gelmeyi öğrenmek en önemli şey
YanıtlaSilEn iyisi olmak isteme, seni en iyi yapacak sebepleri iste.👏🏻👏🏻👏🏻
YanıtlaSilSebeplerimiz bizi mutlu etmeli ne güzel🦋 Kaleminize sağlık
YanıtlaSilZaman insanı bir yerlere getirmezdi, insan zamanla hak ettiği yere gelirdi...
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı... Ellerinize sağlık...Günümüzde az görülen bir karakter ama başarı ve mutluluk onun izlediği yolda saklı...
YanıtlaSil