SALİM’İN YOLCULUĞU - “Nasıl meslek seçmeli?”

SALİM’İN YOLCULUĞU
“Nasıl meslek seçmeli?”

Sıcak bir yaz günüydü, rüzgar hafif hafif esiyordu. Tepeden vuran güneşin sıcaklığı arkadan vuran rüzgarın serinliğiyle birleşmişti. Vücudu rahatlamış, bakışları uzaklara dalmış, denizi seyrediyordu. Kaç ayın yorgunluğu vardı sırtında… Ders kitapları arasında günleri geçmişti. Ve günler sonra deniz havası ne iyi gelmişti... Ama yüzünde belirsizliğin oluşturduğu kaygı hala vardı. Ne yapacağını bilmiyordu. Meslek seçimi ne kadar zordu. İnsan doğru mesleği nasıl seçerdi? Hangi işi seveceğini nasıl anlardı? 

Salim’in kafasında netleşmeyen onca soru vardı. Sorular uç uca eklenmiş cevap bekliyordu. O sırada elinde iki adet mısırla gelen amcasını görünce tebessüm etti. Sahilde mısır yemek en sevdiği şeylerden biriydi. Amcasıyla sohbet etmekse paha biçilemezdi.

“Amca yaptığın işi seviyor musun?” 

“Evet, seviyorum.”

“En başından beri bu işi mi yapmak istiyordun?”

“Hayır, aslında bu mesele biraz uzun. En başında farklı bir alan seçmiştim.”

“Nasıl oldu da bu işe geçtin, dedem iş konusunda karıştı mı mesela sana?”

“Tabi, karışmaz olur mu? O dönemler babam benden çok farklı kafadaydı. Sürekli çatışıyorduk, konu açılınca tartışıyorduk. Babam en başından beri üniversite okumamı istemiyordu. Abimi yani senin babanı okuttular. Benim için kurdukları hayal ise baba mesleğini devam ettirmemdi. 

Hazırda ekilip içilecek bir bahçe vardı ve ekecek insana ihtiyaç duyuyorlardı. Babam her fırsatta beni meyveleri toplamak için bahçeye götürürdü. Bense hiç keyif almazdım, bu işi yapmak istemezdim.

Babama kalsa yapılacak en iyi iş buydu. O da babasından bunu görmüştü. O dönemler benim isteğim dalgıç olmaktı. Yüzme konusunda zaten iyiydim. Dalgıç olman bana çok daha keyifli gözüküyordu. Bu konuda babam farklı düşünse de okumama mani olmadı, fakat destek de olmadı. Her fırsatta söyleniyor; “Okuyor, ama boşa okuyor, daha ne istediğini bilmiyor.”  diyordu. 

Meslek Seçimi

Babamın aksine ben ne istediğimi çok iyi bildiğimi sanıyordum. Dalgıçlığı kazandığımda babamdan dünyanın lafını işittim. Maddi anlamda beni kısıtladı, kendi kendime bıraktı. Üniversiteye kendim gittim kayıt oldum. Üniversite Yalova'daydı, halam ise Kocaeli’de. Ben de, halamda kaldım o süreçte. 

Halam benimle çok güzel ilgilendi, beni evladı gibi benimsedi. Bazen harçlıkta verirdi ama gereksiz hiçbir harcama yapmazdım. Çünkü paraya hep ihtiyaç vardı, okulda bazı ekipmanları almamız gerekirdi. Çoğu zaman babamdan para isteyemezdim. Zaten istediğimde de gönderdikleri okulun masraflarına yetmezdi. Ben de elimdeki zıpkınlardan satar, böylece harçlığımı çıkarırdım.”

“O dönem zıpkın mı satıyordun?”

“Yazın bahçeden topladığımız meyveleri satarken, babam sattığım kasaların parasını bana bırakırdı. Ben de kazandığım parayla zıpkın, dalgıç kıyafeti, şnorkel gibi ürünler alırdım. Sonra da etrafımda isteyen arkadaşlarıma satardım. Sonra arkadaşımın arkadaşı derken ben bir sürü insana ürün satmaya başladım. Sattıklarımın bir kısmıyla yeni ürün alıyordum, bir kısmını da kendime harçlık ediyordum.”

“Ya sonra?”

“Sonra, çok isteyerek gittiğim üniversiteyi bitirdim. Fakat okul sürecinde stajlarda epey zorlandım. Suyun altı, yukarıdan gözüktüğü gibi değildi. Yüzmeyi biliyor olmak yeterli değildi. Vücudum zorlanıyor, dizlerimde, bacaklarımda ve kalçamda çok ağrı oluyordu. Doktora gittiğimde doktor eklemlerimde problem olduğunu söyledi. Buna rağmen devam ettim, yine de bırakmadım. Farklı bir alan hiç düşünmedim, istemedim de. 

Üniversiteyi bitirip işe girip kendimi ispat edecektim. Öyle de oldu, üniversite bitince iyi bir işe girdim. İyi para kazandım fakat ağrılarım beni hep zorladı. Bir süre sonra vücudum el vermedi, işten ayrıldım.”

“Sonra nasıl geçindin peki?”

“Dalgıç malzemeleri satarak geçindim, zaten hep satıyordum. Üniversite zamanında da sonrasında da. Satış yapmak benim yıllardır yaptığım bir şeydi. Yıllarca kasa kasa çilek, elma, kiraz sattım. Sonra da dalgıç malzemeleri sattım. Arkadaşlarım bazen bana şaşırırdı, nasıl o kadar malzemeyi satabiliyorum diye. Aslında bu, benim için çok kolay bir şeydi.”

İnsan küçüklükten itibaren tekrar eden bazı olaylar yaşar. O olaylar kendi kontrolünün dışındadır. Ve tekrar ettiği için insan bu konuda bir marifet geliştirir. Yıllar içinde o kişinin marifeti hep büyür. Bu iş başkasına zor gelse de yapan kişiye hep kolay gelir.  

“Ya sonra ne oldu amca, bıraktın mı dalgıçlığı?”

“Bırakmak zorunda kaldım. Çünkü ben sağlık açısından uygun değildim. Aslında bunu üniversiteyi okumadan önce de biliyordum ama babamlara sinirlenip inadına yazdım. Oysa bir bilene sorabilirdim, işi yapan birileriyle görüşebilirdim. Belki bu kadar vakit kaybım olmazdı. 

O yüzden sana tavsiyem, mutlaka istediğin bölümü araştırman olur. Sana uygun mu, avantajı ne, dezavantajı ne? Bunları araştır, o konuda deneyimli insanlarla görüş. Ben buralarda fevri davrandım, hata ettim. 

Doğru meslek seçimi için, o konuda deneyimli insanlarla görüşmek gerekir. 

“İşi bırakınca meyve mi sattın?”

“Hayır☺ satış kısmı doğru, fakat meyve değil. Dalgıç malzemeleri. Kendime küçük bir dükkan kiraladım. Tüm malzemelerimi yerleştirdim, öyle bereketlendi ki. Sattıkça keyif aldım, sattıkça yeni ürün araştırıp getirttirdim. Zaten daha önceden müşterilerim vardı, peşine yenileri eklendi. Hem sağlığım yerine geldi hem keyfim. Daha büyük bir yer, daha merkezi bir yer, derken en son şu anki dükkan.”

“Peki ya sonra?”

“Sonrası sonra… Bugünlük bu kadar☺”

İnsan yaşarken sonrasını bilemez, sonrasını göremez. Fakat öncesinde, iyi araştırmak ve irdelemek insanı iyi bir sona veya sonralara götürür. 


Bütün mesele bugün karaya bir damla ak düşürmek...
Ortalığı beyaza bürümek değil...

Y.H.

Yorumlar

  1. Her konuda işin ehline danışmak ve deneyim transferi yapmaktan çekinmemeliyiz. Ama şimdilerde istekler daha önemli, sonunu düşünmeden yapılan tercihler ve kaybolan yıllar. Halbuki zaman çok kıymetli. Bu kadar çok zamanımız var mı?

    YanıtlaSil
  2. Hayattaki seçimlerimizle ilgili çok güzel stratejiler verilmiş. Meslek, okul, eş.... seçimlerimizde deneyim transferi, irdelemek olmazsa olmaz olmalı. Teşekkürler kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş ya sonrasını merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı. Gerçek bir hikayeye benziyor. Öyle mi sahiden?

    İnsan stajlarında bölümün kendine uygun olmadığını anlıyor ama o zaman da iş biraz işten geçiyor.

    Yine de yatay geçiş yapabilirsiniz ama geçeceğiniz işi/ bölümü de iyi araştırın derim. Aynı bu yazıda söylediği gibi...

    YanıtlaSil
  4. Seçim yapmakta zorlanan öğrencilerimiz için, seçim nasıl yapılıri, zaman nasil iyi yönetiliri anlatan güzel bir yazı olmuş, teşekkürler, kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  5. Hayat deneyerek yanılarak çok vakit kaybettiriyor. İşi bilene danışmak gerekiyor:)

    YanıtlaSil
  6. İnsan deneyim transferi yapmadan bir meslek seçerse büyük risk almış oluyor. Sever miyim sevmez miyim ancak içine girince anlıyorum.

    YanıtlaSil
  7. İnsanın doğru seçimler yapabilmesi kendisini doğru tanımasına bağlıdır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder