KENDİNİ TANIMAK

KENDİNİ TANIMAK

Günün ilk ışıkları ile yatağından kalktı. Pencereyi açıp önündeki yeşile bürünmüş ağaçlara gülümseyerek temiz havayı içine soludu. Evi şehirdeki en büyük parklardan birinin yanındaydı. Şehrin koşuşturmasından sonra burası ona nefes aldırıyordu. Tekrar, buraya taşınmakla ne kadar doğru bir karar verdiğini düşünerek gülümsedi. Ağaçlara baktı sonra. Hepsi aynı gözüküyordu ama her biri aslında birbirinden ne kadar farklıydı. Sadece kalınlıkları, uzunlukları değil, renkleri bile farklıydı. Bırak birbirlerinden farklı olmayı, her ağaç kendi içinde bile aynı değildi. “Renklere baksana!” dedi içinden. “Yeşilin kaç tonu var…” diyerek kapattı pencereyi ve iş için hazırlanmaya başladı.

Trafikte yine renkleri düşünürken buldu kendini. İş yerinde de böyle değil miydi? On kişilik bir ekibi vardı. Hepsi birbirine benziyordu ama aynı zamanda çok farklıydılar. Ayşen mesela, rakamlarla arası oldum olası iyi değildi. Ona her şeyi sor ama gelecek yılın kar-zarar tahminlerini hazırlanmasını sakın isteme. İstedin diyelim ki sonucu bekleme... Bu işi en iyi yapan Murat olurdu. Sınıfın çalışkan öğrencisiydi. Raporları ilk teslim eden, analiz, çıkarım yapan... Onun da insanları dinlemeye sabrı yoktu. “Eh işte!” dedi. “Mükemmellik aramayacaksın...”

Kendini Tanı

İnsan mükemmel mi olmalıydı?

Yoksa yeteneklerini mi bilmeliydi? Bilip, ortamdaki ihtiyaçları kendinde var olanlar ile giderip zamanla zayıf olduğu yerleri mi geliştirmeliydi? 

Ve işleri ehli olanlara mı vermeliydi gereken yerlerde? 

Desteğe ihtiyaç duyduğunda, “Bu işi Aslı iyi yapar, biz ekip olarak ilerleyelim.” demek nasıl olurdu?

Üniversiteden sonra çalışmaya başladığı ilk yılları geldi aklına. Zorlu bir süreçti ilk zamanlar. Kocaman bir sirkin içinde gibi hissetmişti kendini. Kimisi seyircilere karşı alkış toplamaya çalışan akrobatlar gibiydiler. Kimileriyse sirkin kocaman çadırını tutan ana direkler gibi; seyircilerin farkında bile olmadıkları ama tüm gösterinin devamlılığını sağlayan… 

İlk başlarda her şeyi yapmaya çalışıyordu, verilen sorumlulukları gece gündüz, hafta sonu, tatil demeden yerine getirmeye çalışıyordu. Yeteneklerinden dolayı işin gerektirdiği ihtiyacı giderebildiği yerler kadar, geçen süreçte yetersiz kaldığı yerlerin de farkına varmaya başladı. 

Öğrenme bir anda gerçekleşmezdi, bunu biliyordu. Adım adım olurdu öğrenme dediğin. Kim bir anda kilo verebilmiş, kas yapabilmiş, şak diye yabancı bir dili konuşabilmişti ki bu hayatta? Çabaya, tekrara, zamana ihtiyaç vardı. Bir yandan da iş akıyordu, yapılması gerekenler vardı. Bazı zamanlar birikmeler olmaya başlıyor, bu yığılmalar onu geriyordu. 

İlk olarak yetemediği yerleri fark etti. İçinde bulunduğu ekibin her birinin farklı özellikleri vardı. İletişimi güçlü olanlar, daha sessiz olup araştırma kısmında, analitik, istatistik gibi kısımlarda iyi olanlar, teknolojinin getirdiklerini hayatının her alanında kullanımı pratik hale getirmiş olup bilgisayar kullanımında hızlı olanlar… Türlü türlü yeteneklerin dağıldığı bir ekiptiler. Bu gözlemleri, yığılan işlerin toparlanma sürecinin başı olmuştu. 

Müdürlerin “Neler oluyor sana? Biraz gerginsin ve gerilemeye başladın.” dediği toplantılarda artık ne yapması gerektiğini bilerek ilerliyordu. Kendini tanıması, zorlandığı yerleri iyi deşifre etmesi ile işlerin paylaşımlarında seçimlerini net bir şekilde ilk söylediği zaman ne de zorlanmıştı. Sanki kötü bir şeymiş gibi, onun hakkında ‘zayıf, yetersiz’ diye düşünürler ve hemen bir sonuca varırlar gibi geliyordu. Öyle olmamıştı halbuki.

Kendi yeteneklerinin yanında, zayıf kaldığı yerlerde o işi daha iyi yapabilenlerle bir ekip olarak ilerledi. Gereken yerlerde işleri onlara tamamen devretti ve kendisine yenileri verildi. Taşlar yerine oturdukça hem görevlerini yerine getirebiliyor hem de öğrenmesi gereken konularda adım adım ilerleyebiliyordu.

Ekip Olmak

Ekip olmak…

“Esra Hanım!” diyen Ayşen’in sesi ile geçmişin anılarından bugüne geldi. Ayşen konuşmasına biraz da çekindiğini belli ederek devam etti. 

“Esra Hanım size söylemek için çok düşündüm ve sonunda karar verdim. Son verilen firma analizlerini yaparken Murat ile birlikte çalışmamız iyi olabilir. Fuardaki görüşmelerde de Murat’la ortak firmalar ile görüşmeler yapabiliriz. Ne dersiniz? Raporlarda Murat’ın desteği ile daha iyi ilerleriz diye düşünüyorum.”

Kendini tanıma yolunda ilerleyen Ayşen’in sonunda bu konuşmayı yapacak cesareti göstermesine sevindi. Karşısında gördüğü kendi geçmişine tebessüm ederek konuşmaya başladı. 

Günün sonunda insanın varması gereken nokta tam da burasıydı. İnsan olarak mükemmel olmaya çalışmadan, bulunduğu ortama katkı sağlamak aslında ne büyük bir konfordu. Mükemmellik iyi ki sadece o mükemmelliği yaratan ALLAH a mahsustu.


Bütün mesele bugün karaya bir damla ak düşürmek...
Ortalığı beyaza bürümek değil...

Y.H.

Yorumlar

  1. İnsanların içten içe hissettikleri ama hiç dile getirilmeyen bir konuya parmak basmışsınız. Aklıma şu soru geldi: Murat’lar dahil edilince il yükleri artıyor diye kızmazlar mı? Ya da onların yetersiz kaldığı yerlerde Ayşen’ler mi devreye girer?

    YanıtlaSil
  2. İnsan yetemediği yerde gerginleşiyor çok doğru..Çevresine bakmak yerine kendi sürecinin içinde daha çok boğuluyor .

    YanıtlaSil
  3. Bir olmak yerine ekibin bir parçası olmak insanı üstün yapar... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel düşünülmüş, güzel bitirilmiş bir yazı olmuş.. Konu sahibine teslim edilmiş..Cok beğendim özellikle o bölümü. Bir de hiç harcımız değilken mükemmel olma isteğimiz tam da bizi sıkıntıya sokan konularin başında geldiğini düşünüyorum.Ellerinize sağlık..

    YanıtlaSil
  5. Birleşen birden üstündür🌸

    YanıtlaSil
  6. İnsanın kolay olan dururken zor olanı seçmesi çok tuhaf... Olamayacağı bir şey için çabalamak ne kadar zor ve ne büyük bir hakszılık aslında...

    YanıtlaSil
  7. İnsanın kolay olan dururken zor olanı seçmesi çok tuhaf... Olamayacağı bir şey için çabalamak ne kadar zor ve ne büyük bir hakszılık aslında...

    YanıtlaSil
  8. Her birimizde farklı maharetler, özellikler var ne güzel anlatmışsınız, hep bir olarak en iyiye ulaşabiliriz ama mükemmellik insana has bir özellik değil zaten olmamalı da !

    YanıtlaSil
  9. Kendini ve insanları tanımak önemli. Nerede tıkandım zorlandımsa bunu iyi yapan birileri var gidip onlara danışabilirim. Ama bunu için önce tanı..

    YanıtlaSil
  10. Her insandan aynı performansı göstermesini beklemek adaletli bir yaklaşım değil. Her kişinin güçlü ve geliştirilmesi gereken yönleri birbirinden farklı. Bir ekip yöneticisinin de bu farklılıkları doğru yönetebilmesi başarıyı beraberinde getirir. Kendini ve diğer insanları doğru tanıyabilmek, sürdürülebilir ilişkiler kurabilmek ve gerçek başarıyı yakalayabilmek için Deneyimsel Tasarım Öğretisi seminerleri kurumsalda çalışan yöneticiler için faydalı olacaktır.

    YanıtlaSil
  11. Ekip olmak için kendi desteğe ihtiyaç yönlerini görüp o alanda gücü olanlarla tamamlayabilmek çok güzel bir yöntem

    YanıtlaSil

Yorum Gönder