SOSYAL MEDYA VE İLİŞKİLER
“Bizim zamanımızda bu kadar imkan yoktu.” dedi Hatice. “Annemizin yaptığı bez bebeklerle oynardık. Evcilik, saklambaç, yedi kiremit gibi sokak oyunlarımız vardı. Dışarıda oynamaktan evi unuturduk. Akşam ezanıyla anlardık eve girme zamanımızın geldiğini…”
Çocuğuna ulaşamamanın çaresizliği içinde boğuşurken gözünün önünden kendi çocukluğu geçti. Bu kadar imkanları yoktu belki ama çok mutluydular. Okullar tatil olur olmaz tarla işleri başlar, yaz boyunca iş bitmezdi. Tatilden anladıkları da buydu. Yaz boyunca okulların açılmasını iple çekerlerdi.
Hatice, çiftçi bir ailenin çocuğuydu. Her zaman her istediği olmazdı ama anne babasına karşı çok saygılıydı. Onlara karşı çıkmak ne kelime, sesini bile yükseltemezdi. Kendi çabalarıyla iyi kötü bir yerlere gelmişti. Aynı yokluğu çocuğu da yaşamasın diye ne dediyse yapmıştı. Sadece çocuğu daha iyi olsun diye… Ama şimdi çocuğuna baktığında onun daha mutsuz, daha tahammülsüz olduğunu görüyordu. Dışarı çıkmaktansa elindeki telefonla saatlerini geçirmeyi tercih ediyordu. Son zamanlarda ise konuşmaya çalıştığında “Bana karışmayın!” deyip bağırıp çağırmaya başlamıştı.
Telefon aldıktan sonra çok değişmişti. Zaten çok fazla olmayan sosyalliği iyice azalmıştı. Her geçen gün ailesinden ve hayattan daha da uzaklaşıyordu. Düşünmeden edemiyordu “Sevdiklerimize daha kolay ulaşmamız için olan telefon nasıl olmuştu da bizi onlardan uzaklaştırmıştı?”
İMKANLAR ARTINCA İLETİŞİM DE ARTAR MI?
Haberleşme ağının hızlanmasını sağlayan teknolojinin faydaları saymakla bitmez. Bugün teknolojinin olmadığı bir alan neredeyse kalmadığı gibi iletişimin büyük kısmı da artık teknoloji aracılığıyla sağlanır duruma gelmiştir. Doküman paylaşımı, resmi kurum takipleri, sesli aramalar, mesajlaşma alanları, anlık durum paylaşma kanalları… İsteyen herkes neredeyse her bilgiye sanal dünyada ulaşabilmektedir.
Peki sanal dünya bu kadar hızla büyürken bunun iletişim üzerindeki etkisi nedir?
Teknolojinin kullanımının artışı iletişimi daha iyiye mi götürmüş, yoksa insanlar sosyal medyada aktifleştikçe gerçek dünyadaki iletişimlerinde güç mü kaybetmiştir?
Kabul etmek istemesek de cevap çok ortada. Sanal ortamda iletişimin artması maalesef gerçek iletişimlerimizin azalmasına neden oldu.
Bugün bir yemeği iki tuşla sipariş edebilen ama çoğu yemeğin tarifini bilmeyen durumdayız. Hiç bilmediğimiz yerlere bile kolayca gidebilirken aynı yeri ikinci kere bulamayan bir haldeyiz. Yaşadığımız her anı fotoğraflayabilen ancak yaşadığı anın tadına varamayan bir dönemdeyiz. Her gün binlerce hayata şahitlik ederken kendi hayatımızda olup bitenlere ise yabancıyız.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; “Kaliteli iletişim ve ilişkiler için teknolojiden çok daha fazlasına ihtiyacımız var.”
Sanal ortamda uyaracak kimse yok rahatlığıyla insanlar en olmayacak fikirleri bile paylaşabiliyor. Buradaki bu paylaşımlar arttıkça gerçek hayatta nasıl iletişim kuracağını bilemez hale geldik. Teknoloji iyi bir şeydir ancak her şey değildir, iletişimin kendisi hiç değildir. Teknoloji arttığı için iletişim artmaz. Çünkü teknoloji ve iletişim birbirinden ayrı şeylerdir. Aynı olsaydı birinin artması diğerinin artmasına sebep olmalıydı. Oysa durum tam tersi.
Günümüzde teknolojik imkanlarımız çok fazla. Küçüğünden büyüğüne, varlıklıdan yokluktakine herkesin elinde bir telefon. Peki bu gerçekten bizi birbirimize mi yaklaştırdı? Tam aksine bizi hem birbirimizden hem de hayattan kopardı. İlişkilerimizi zedeledi.
Önceden komşuluk diye bir gerçeklik vardı. Misafirliğe giderdik ve misafir ağırlardık. İnsanlar birbirinin sevincine, üzüntüsüne ortaktı. Şimdi ise kapıları birbirine karşılıklı bakan aynı dairedeki insanlar birbirini tanımıyorlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi iletişimin gerçeğine dikkat çeker. Gerçek iletişimde teknolojiye ihtiyaç yoktur. Bazen bir bakış, bazen bir sözü söyleme biçimi, bazen paylaşılan bir yemeğin lezzetidir çünkü iletişim. Bunlar ne kadar doğal yollarla, bir araç olmadan aktarılabiliyorsa karşı tarafta da o kadar yüksek etki bırakabilir. Bu nedenle teknolojinin günlük hayatı kolaylaştıran yönleri alınmalı ancak insan ilişkilerinde doğallık tercih edilmelidir.
Benim yeğenim de bu hale geldi
YanıtlaSilÇoğumuzun çevresinde var böyle insanlar maalesef
SilNe kadar doğru tespitler. Teknolojik aletlerin kullanımının artması ile birlikte insan ilişkilerimizin azalması doğru orantılı oldu. İkibinli yıllardan sonra doğanlar, hele ki büyük şehirlerde komşuculuk nedir bilmiyorlar. Farkına varıp düzeltmek nasip olsun inşallah.
YanıtlaSilNe kadar günümüzü anlatan bir yazı. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilNe ilginç! İnsanın peşinden koştuğu şeyler bir süre sonra kaçmak istediği şeyler oluyor
YanıtlaSilDoğru sebeplerle yola çıkmadığımızda sonrası mutsuzluk maalesef
Silİnsanın tüm problemleri ilişkilerinden kaynaklanıyor ve her yeenilik insanın problemlerinden doğuyor. O halde nasıl oluyor da teknoloji ilişkilerimize katkı sağlamak yerine onları bozuyor? Üzerinde düşünülmesi gereken gerçekler... Teşekkür ederiz...
YanıtlaSilAsıl sorun teknoloji de gelişimde değil bence. Tüm mesele imkanı ne kadar üretime harcadığımızda
YanıtlaSilTeknolojiyle ilgili imkanlar arttı ama bizlerin arasındaki bağ azaldı maalesef. Böyle böyle ne misafirlik kaldı, ne komşuluk
YanıtlaSilKesinlikle öyle, insanlar ortaokul lise arkadaşlarını buldu ama yanı başındaki insanları bulamadı...
Sil