BAKIŞ AÇISI...


Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; insanların beğenileri, tercihleri, kızgınlıkları farklıdır. 


BAKIŞ AÇISI

Çocuğu hasta olan bir anne için doktor; iyilik meleği gibidir. Çocuk için ise aynı doktor elinde iğne olan korkutucu bir insan. Rengarenk bir lale bahçesi dışardan bir insan için eşsiz bir manzaradır. Orada çalışan park görevlisi için ise iş sahasıdır. Bizler aynı olaya bakıp farklı şeyler görürüz. Doğru bakış açısı nedir?

Ömer yine iş çıkışı, gün batımında taş döşeli, eski sokakta yürüyordu. Sonbahar güneşi ıslak taşlarda parlıyor, rüzgâr dallarından kopmuş kızıl sarı yaprakları önüne almış savuruyordu. Çok düşünceliydi... Sunum hazırlamasını istenmişti. Hem de sadece kendi takımına değil, tüm şirkete yapacaktı sunumunu. Düşüncesi bile sırtından terler akmasına sebep oluyordu. Oldum olası beceremiyordu topluluk önünde konuşmayı. Yeni terfi almıştı ve şirket yetkililerinin ondan beklentisi yüksekti. Ömer'in hayalleri yüksekti. Onlara yavaş yavaş ulaşıyordu, evini arabasını almıştı. Çok şükür dedi kendi kendine...

Yolda giderken bir grup insanın toplanıp İsrail’i protesto ettiğini gördü. "Ne garip" dedi,  yakınlardan ses çıkmazken sesini duyurmak için bir şeyler yapmaya çalışmak küçümsenemezdi. Çocuklarda vardı protesto da. Ellerinde "Çocuklar ölmesin" pankartıyla bu küçücük yaşta yaşıtlarına üzülmenin yükü omuzlarında. Bir an Gazze'de yaşananlar geldi gözünün önüne. “Bizi niye öldürüyorsunuz? Ben doktor olmak istiyordum” diyen, harabelerin üzerinde ağlayan Filistinli kız geldi aklına. Öylece kalabalığa bakakaldı...Görüntüde orada ama aslında Gazze'deydi. İçi acıyordu kaç baba kaç anne olacak çocuk öldü.  Nasıl bir acıydı bu onların yaşadığı bizim sadece dışarıdan baktığımız.  Meydanda ki dev ekranda Gazze Milli Eğitim Bakanı konuşuyordu “Öğrencilerin çoğunun şehit olmasından dolayı bu seneki eğitim dönemi resmi olarak bitmiştir”. 

Kulakları uğulduyordu. Az önce sunum yapmaktan hissettiği sıkıntıdan utandı.  Ömer tarihe çok meraklıydı öncesi sonrası bilmek öğrenmek için araştırırdı. Yakın tarihten bir sayfa açıldı Ömer’in önüne. Sakarya da savaşta cepheye gidip hepsi cephede şehit düştüğünden öğretim yılında mezun verilememişti. Öğrencilerimizi rahmetle anıyoruz” yazıyordu sayfada. Zor coğrafyanın çocuklarıyız” diye geçirdi aklından. 

Kafasındaki karmaşık sorular yine belirdi: ‘’Acaba az bir ömrüm kaldığını bilseydim eşyaya aynı değeri verecek miydim? Bakış açım yine aynı mı olacaktı? Kendimi güvende hissetmemi sağlayan banka hesaplarım, nakit param, evim, arabam bunların nereye kadar bir anlamı vardı? “Her şeyin anlamsız kalacağı bir noktaya geldiğinde tabi ki anlamları yok olacak” dedi içindeki o ses. Yaşadığı bolluğu ve Filistin’dekilerin yaşadığı kıtlığı düşündü. Savaşta ölenleri ve açlık çekenleri nasıl da hemen normalleştirmişti. Evde interneti çalışmadığı zamanki şikayeti ile savaştan sağ çıkanların kıyası canlandı kafasında. Kafasındaki şikayetlerin bol olduğu bir dönemde savaştaki insanların buna da şükür demeleri bir hayli yordu düşüncelerini…

“Sen Değiş, Dünyan Değişsin.”

Ömer Çok çalışmıştı bu terfi için.  Didindi, çabaladı, gecesini gündüzüne kattı. Verdiği emeklerin, ödediği bedellerin karşılığını almıştı. Sonra çocukluğu geldi gözünün önüne. Hep bir çaba ve mücadele ile geçmişti. Yoksulluk, bir şeye ulaşma çabası, burnunun sızladığı zamanlar... Düşündü de çok da mutluydu aslında o imkansızlıkta. Tıpkı o Filistinli çocukların tebessümleri gibi. Çocukluğundaki tebessümü ve masumiyeti. Onu bugünlere getiren o çabasıydı belki de. İnsanın geçmişi değişir miydi? Bakış açısını değiştirirse evet.. Şimdi bir sunum yapmak bu kadar zor olmasa gerekti.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Bizler karşılaştığımız olayları değiştiremeyiz ama ona verdiğimiz tepkilerle sonuçlarını değiştirebiliriz. Yol ayrımlarımızı belirleyen şey verdiğimiz tepkilerdir.


Bütün mesele bugün karaya bir damla ak düşürmek...
Ortalığı beyaza bürümek değil...
Y.H.

Yorumlar

  1. Videoyu izlerken aklıma ne düştü.😊
    Yoğurdun mayalanması.
    Kaşığı yoğurda daldırıp sonra süre daldırıyoruz ve hepsi yoğurt oluyor.
    Demek ki iyiliğe sebep lazım.
    O sebep neden biz olmayalım?

    YanıtlaSil
  2. Yol ayrımlarımızı belirleyen şey verdiğimiz tepkilerdir :)

    YanıtlaSil
  3. Şu sıralar hayatımızda bizi üzen şeyler artık boşmuş gibi geliyor. Üzüldüğüm konuya utanıyorum artık Filistin'deki yaşananları görünce :(

    YanıtlaSil

Yorum Gönder