Sen Hangi Süper Güç Olsun İsterdin ?

Sen Hangi Süper Güç Olsun İsterdin ?

Bir süper gücün olsaydı eğer,

O, ne olsun isterdin?

Süper adam gibi uçmak mı mesela,

Çok kaslı, dayanıklı olmak mı ya da?

Lazer gözlerle gizli olan şeyleri görebilmek mi?

Hangisi tatmin ederdi bu dünyadaki isteklerini?

Hangi işini görürdü bu üstünlükler, bu hayattaki?

Süper Gücün Olsaydı…

Gökyüzüne uçsan hava şartlarına dayanabilir miydin?

Süper adamın saçları nasıl bozulmuyor o rüzgârda?

Helikopter hizmeti mi verecektin trafikten kurtulmak isteyenlere uçarak?

Dev araçları kaldırabiliyor olsaydın, vinç olarak mı görev yapacaktın?

Havalimanında valizlere mi göz gezdirecektin süper gözlerinle?

Nasıl bir güç olmalı ki bizi tatmine ulaştırsın bu hayatta?

Mutlu hissettirsin, başarılı hissettirsin…

Belki bugüne dek hiç düşünmedik.

Neydi esasında,

O meşhur kahramanları ‘’süper’’ yapan?

Uçup kaçmaları mı? Son teknoloji ürün, alet, edevatları mı?

Hayır, hayır! Bunlar değil.

İhtiyaç sahibine hiç beklemediği bir anda, sürpriz bir dokunuşla…

Ulaşmaları ve ihtiyacını karşılamaları…

Takdir almadan da uzaklaşmaları…

Yere düşmek üzere olan kadını tutmak yerine, güzelliği için şiiri okumak mıydı kahramanlık?

Neredeyse araba çarpacak olan çocukla kameralara poz vermek miydi?

Göz kamaştıran, abartılı hareketlerde miydi keramet?

Yoksa neye ihtiyaç duyulduysa onu sağlamak mıydı?

Malum, ‘’süper adam’’ gerçek değil, bir hayal kahramanı…

Peki, onun gibi ihtiyaç gideren her insan,

“Süper güç” olamaz mı?

Bir kahraman olmaz mı kendi hayatında,

Etrafındakileri hayran bırakan?

Öyleyse nasıl bilecek de giderecek insan,

Bir başkasının muhtaçlığını?

İnsanlar çeşit çeşit…

Birinin beğenisine diğeri burun kıvırırken,

Birinin hobisi diğeri için fobiyken,

Birinin ak dediği, diğerine kara gelirken,

Deşifre edebilmesi için asıl ihtiyacı,

Tanıması ve tanımlaması gerekecek karakterleri ve mizaçları.

Domatesin salçalık olanı ile sofralık olanını tanımlamak gibi…

Kaktüsle orkideyi sulamanın apayrı olması gibi…

İnsan sistemini bilen; doktor ise ona danışılır, dinlenir.

Ya da Ekonomi, Ziraat, Jeoloji…hangi alan ise…

Kim, neyin nasıl tepki vereceğini öngörürse,

Süreci o yönetir.

Bilen bildiği şeyi kapsar, o konuda üstün; yöneten olur.

İnsanın neye, nasıl tepki vereceğini öngörebilen de;

Üstün gelip,

İlişkileri yönetmez mi o halde?

Müşterinin ihtiyacını en doğru anlayan

Üst düzey iş adamıysa herkesin çalışmak istediği,

İnsanı en iyi tanıyan kimdir?

Her türlü ilişkide ‘’süper güç’’ sahibi kişi!

İlişkiler de özünde bir ticaret değil mi,

Herkesin kazançlı çıkmak istediği?

Yalnızca doğru tanımlayanların kâr ettiği,

Zarar görenlerin ‘’meğer tanıyamamışım’’ dediği…

Öyleyse,

Mutlu ve başarılı olanlar kimdir bu hayatta?

İhtiyacı deşifre edip giderebilenler,

İlişkilerinde kâr eden ve ettirenler,

Aranan, özlenen, beğenilenler…

Böylelikle, hayat okulundan en yüksek puanı alanlar.

Peki kim onlar?

“Kim gerçekten kimmiş?” 

“İhtiyacı neymiş?” diye sorup, en doğru şekilde anlayanlar…

Onlar, aramızda yaşayan “gerçek süper kahramanlar” …

Bütün mesele bugün karaya bir damla ak düşürmek...

Ortalığı beyaza bürümek değil...

Y.H.