DENEYİMLİ

DENEYİMLİ

Uzun zamandır iş arıyordu Ömür. Yeni mezundu, bir türlü iş bulamıyordu. Belli bir süre bitirdiği bölüm üzerine iş aramış, bulamayınca “Olsun başka iş de olur.” diyerek farklı sektörlerde iş aramaya başlamıştı. Hangi kapıyı çalsa deneyimini soruyorlardı. 

‘’Sektörde kaç yıllık deneyiminiz var?” 

“Daha önce bu işle ilgili deneyiminiz var mı?” 

“En az iki yıllık sektörel deneyim istiyoruz…’’ 

Herkes deneyim istiyordu. “Peki biz çalışmadan nasıl deneyim sahibi olacağız?” dedi üzgünce. Yine iş ilanı sitelerinde dolaşırken, bir restoranın bulaşık yıkamak için personel ilanını gördü. Orada bile bulaşık yıkamada deneyimli bayan personel arandığı yazıyordu. İnanamadı. “Ben de bulaşık yıkıyorum.” dedi şaşkınca. 

En son iş görüşmesine gittiği şirkette, insan kaynakları müdürü: 

‘’Deneyiminiz var mı?’’ deyince Ömür artık dayanamayıp 

“İş vermiyorsunuz ki deneyim sahibi olalım, deneyim kazanalım. Deneyimliyim evet ama iş görüşmelerinde ret yemekten deneyimliyim, reddedilme konusunda epey deneyim kazandım.” dedi. 

Yetkili kişi Ömür’e gülerek cevap verdi “Olur böyle şeyler görüşmelere devam et yılma!”

Haber vereceklerini söylediler ve Ömür oradan ayrıldı. Eve geldi, umudunu yitirmek üzereydi. “Neydi bu deneyim yahu, kaç yıl okuduk boşuna demek ki…”

Deneyim Yoksa İş De Yok…

“Okuduğun okulun da önemi yok.” diye söyleniyordu Ömür. Tam son başvuru yaptığı işten de umudunu kesmişken, bir telefon geldi ve işe kabul edildiğini öğrendi. Çok sevinmişti. İnsan kaynakları müdürünün, Ömür'ün öğrenme konusundaki merakı ve istekli olması dikkatini çekmişti, bir fırsat vermek istemişti Ömür'e. 

Sevinçle ev halkına işe kabul edildiğini söyledi. Hemen başlaması gerekiyordu. Evraklarını hazırlayıp iş yerine gitti, müdürle tekrar selamlaştı ve evraklarını teslim etti. İş sözleşmesinde 3 ay deneme süresi yazıyordu. Çalışmakla ilgili hem heyecanlı hem meraklıydı. Ama sürekli “Deneyim ne demek?” diye düşünüyordu. Yol boyu üniversite dönemlerinde arkadaşlarıyla aralarında geçen diyalogları hatırladı. ‘’Ben denedim, hoca yutmadı bak bu yöntemi haberiniz olsun. Ben denedim olmadı. Ya da üniversitede üst sınıfta olanlardan yani tecrübeli olanlardan, ders notlarını alıyorduk.’’ dedi. 

Hatta bir gün, bir hoca ilk defa derslerine girecekti, zor bir hocaydı. Hemen daha önce ders alan diğer öğrencilere; “Hoca nasıl biridir? Sinirli midir, kuralcı mıdır? Neler ister, neler yaptırır?” diye sormuştu. Hem bunları düşünüyor, hem de yeni işiyle ilgili hayaller kuruyordu. Ama aklının bir köşesinde deneyim vardı. Nasıl merak etmesin, 7-8 aydır sürekli iş arıyordu. Onlarca şirketten ret yemişti ve sebebi de deneyimsiz olmasıydı… Dolayısıyla tam da deneyimi düşünme zamanıydı…

Ne demek deneyim?

Üniversiteyi yurt dışında okumayı çok istemişti ama annesi çok uzak deyince gitmemişti. Ancak Avrupa hayalini, öğrenci gezileri, kurslar, derken gerçekleştirmiş, bu konuda epey tecrübe kazanmıştı. ‘Öğrenci Değişim Program’ıyla okuyan çok arkadaşı vardı. Komşunun lise sona giden oğlu da bir gün ‘’Ömür müsaitsen seninle öğrenci değişim programı hakkında konuşmak istiyorum, annem söyledi, senin bilgin varmış. Üniversiteye yurt dışında gitmek istiyorum sen Avrupa’ya gitmişsin. Bu konuda deneyimlisin, bana da anlatır mısın? Yani ne yapmalıyım nereye başvurmalıyım, süreçler nasıl ilerliyor? Benim daha önce gidip deneyimlemiş bir arkadaşım yok.’’ diyerek deneyimini sormuştu.

Ömür gururla “Tabi bir bilgi veririm.” deyip; süreç nasıl işliyor, neler yapmak gerekir, nelere gitmek gerekir, hangi üniversite tercih edilebilir gibi konularda deneyimini aktarmıştı. Ömür bildiklerini yaşadıklarını yaşadığı zorlukları ve kolaylıkları anlatmıştı… Biri sorularına cevap aldığı için, diğeri birine yol gösterdiği için mutluydu. 

Komşunun oğlunu uğurlarken annesi telaşla kapıya geldi: ‘’Ömür! Geçen gün annen tarif defterimi almıştı, söyler misin göndersin. Kek yapacağım da. Bekliyorum şimdi.’’ dedi. Oğlu ‘’Anne bu ne telaş, alt tarafı bir defter. Ses tonun niye böyle?” diyerek annesine söylendi. “A, yılların tecrübesi var onun içinde ,değerli o defter. Parmaklarını yediğin tarifler, ananemden tarifler, kaç kişinin tecrübesi var biliyor musun çok önemli çok.” dedi.  Ömür anlamadı ama bir şey de diyemedi. 

Aynı akşam dayısı geldi. Yengesiyle geçen hafta ayrılmışlardı. Biraz üzgündü. Annesi ise ondan daha üzgündü. “Oğlum! Hiç yaşadıklarından ders çıkartmıyorsun.” diyerek üzüntüsünü belirtti.

• Ne yaptım?
• Ne yapıyorum?
• Nereye gidiyorum?
• Ne harcıyorum?

“Bunları hiç düşünmüyorsun. Bak ikinci evliliğin ama üç kez boşandın. Birincisinden bir ayrıldın bir daha birleştin, sonra ayrıldın ikincisiyle evlendin. Bak şimdi ondan da ayrılıyorsun. Akıllanmayacak mısın hala? Hiç mi yaşadıklarından ders çıkarmıyorsun? İnsan aynı yerden bir defa sokulur senin kaçıncı sokuluşun bu ne böyle? Deneme tahtası değil ki evlilik.”

Akşam hep birlikte Ömür’ün yeni işini kutlamak için yemeğe çıktılar. 

Babası çok güzel bir yere götürdü. “Ali Usta buraların en iyi kebap ustasıdır. Kimse onun eline su dökemez. Kebap konusunda ustaların ustasıdır.” dedi. Ali Usta da “Dededen öğrendik, hayatımız burada geçti. Tabii yıllardır yapa yapa, gözlemleye gözlemleye ustalaştık.” Diye karşılık verdi.  

Hakikaten çok lezzetliydi. Yemek yerken yan masadaki diyalog dikkatini çekti. İki adam hararetli şekilde konuşuyorlardı. Biri diğerine “Üstadım bak senin bu konudaki deneyiminden faydalanmak istiyorum. Bana bu konuda yardım edeceksin.” diyordu. 

Yemekten sonra eve döndüler yine düşünmeye başladı oturdu masasına. “Sanki hayat bana son birkaç haftadır bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bir şeyleri anlamamı istiyor.” diyerek gülümsedi.

• Deneyim ne demek…
• Tecrübe ne demek …
• Yaşanmışlık ne demek…
• Yaşayıp geçmek ne demek…
• Ders çıkarmak ne demek…
• Ustalık Ne demek…

Bunları alt alta yazdı. Zihni sanki Z raporu çıkarıyordu…

Geçmiş ve gelecek arasındaki köprüydü sanki deneyim. Dün yaptıklarımızdan olumlu ve olumsuz olanları ayıklamaktı. Yanlışlarımızı ve doğrularımızı görebilmekti. 

Yazdıklarına göz attıktan sonra kalktı ve yatağına yöneldi. Yarın yeni deneyimler kazanmak üzere gözlerini kapattı….

Bütün mesele bugün karaya bir damla ak düşürmek...

Ortalığı beyaza bürümek değil...

Y.H.